19 Ekim 2006 Perşembe
İFTAR YEMEĞİM
KADİR GECESİ;
KANDİLİNİZ KUTLU OLSUN.
"Allahım!Şüphesiz sen çok bağışlayansın, bağışlamayı seversin, bizi de bağışla" (Amin)
Ramazan ayının 20 ile 30'u arasında bulunan ancak 27. gecesine tesadüf ettiği kuvvetle tercih edilen Kadir gecesi Kuran-ı Kerim'in ifadesiyle bin aydan daha hayırlıdır.
Bu nedenle bu geceyi ihya etmenin sevabı pek çoktur.
Bu gecenin öyle bir anı vardır ki, o ana rastlayan bir dua muhakkak kabul olunur.
Bu mübarek gecede Teravih namazı kılındıktan sonra bir müddet daha ibadet edilmesi, nafile namaz kılınması, Kuran okunması, kaza namazları kılınması, dua edip bağışlanmayı dilemek bu geceyi ihya etmek demek.
Allah'ü Teala bu gecenin kıymetini bilen, duaları kabul edilen kullarından eylesin hepimizi.(Amin)
İFTAR YEMEĞİM
Sonunda günler süren koşuşturmam dün akşam bitti.
Bayram temizliğinin de sıkıştırması sebebiyle iki katı yorucu günler geçirdim.
İnternete yemek etkinliği dışında fazla uğrayamadım, arkadaşlar neler yapmış bilmiyorum.
Bu yazıdan sonra ilk işim arkadaşlarımın sayfalarına uğramak olacak.
Dün akşam ki iftardan öncede iftar yemekleri verdim ama dünkü bayaa yorucu oldu.
Toplamda 17 kişiydik.
Annem, Abim, Ablam, Kardeşim, eşlerimiz ve çocuklarımız (Tuğba dışında hepimizin 2 çocuğu var)
ve annemin teyzesi ablamın kayınvalidesi Reyhan Teyze vardı.
Aile yemeklerini çok seviyorum, hangimizde toplanırsak toplanalım çok güzel geçiyor.
Allah'ü Teala hiç bir ailenin birlik ve beraberliğinin bozulmasına fırsat vermesin.(Amin)
Gelelim hazırlıklara ;
Bence bu tür davetlerin en büyük sorunu mönüyü oluşturmak.
İnanın mönünün son hali dün sabah ortaya çıktı.
Ben patlıcan-köfte şiş yapacaktım ama şiş almayı unutmuşum.
Tekrar alışverişe çıkmakta benim için çok zordu.
Günlerdir herkese "size güllaç yapıcam" dedim, ara ara güllaç bulamadım.
Tam umudumu kesmiştim ki sokağımızda ki yufkacıda varmış.
Kendi kendime "sen misin elinin altındaki dükkanı kontrol etmeden başka yerlerde güllaç arayan,
akılsız başın cezasını ayaklar çeker" deyip durdum.
Dün akşam o kadar yorgundum ki hiç resim çekemeden yattım.
Sahurda hem yemeklerin resmini çekmek için hemde vakit dolmadan yemek yiyebilmek için koşuşturup durdum.
Resimleri çekerken ışığa dikkat etmemişim, biraz karanlık çıkmışlar.
Mesela köfteler bu kadar koyu değiller.
Akşamın en büyük sürprizini ise Kemal eniştem yaptı.
Bana resimde gördüğünüz yemek tabaklarını almış.
Dün akşamın anısına yemekleri hediye tabaklarımla çektim.
Ablama ve enişteme hediye için çok teşekkür ediyorum.
İFTAR MÖNÜM ;
Masadakiler;
Sebzeli börek
Göbek salata
Etli biber dolması
Cacık.
Yemekler;
Yeşil mercimek çorbası
Köfteli Patlıcan Sarma
Pirinç Pilavı
Köfte
Tatlılar;
Geleneksel tatlılardan; Muhallebili Güllaç
Modern tatlılardan; Kolay Ekler
"Afiyetle Kalın"
16 Ekim 2006 Pazartesi
MUHALLEBİLİ GÜLLAÇ BOHÇASI ve LOKMA
YE#15 TÜRK VE DÜNYA MUTFAKLARINDAN BAYRAM TATLILARI
Yemek etkinliklerinin 15.si, benim katıldığım 2. etkinlik olan "Türk ve Dünya Mutfaklarından Bayram Tatlıları" konulu etkinliğimize hoşgeldiniz!
Yemek etkinliklerinin 15.si, benim katıldığım 2. etkinlik olan "Türk ve Dünya Mutfaklarından Bayram Tatlıları" konulu etkinliğimize hoşgeldiniz!
Bu ayki ev sahibimiz "Dersaadet", kendisine teşekkür ediyor, yapacağı düzenlemeler ve çalışmalar için kolay gelsin dileklerimi iletiyorum.
Tatlılar Türk mutfağının en zengin bölümlerinden biridir.
Türklerin yaşamında, doğumdan ölüme tatlı yapılır.
Doğan çocuğun tatlısı yenir, ölen kişinin helvası dağıtılır.
Her tür törende önce tatlı düşünülür.
Bu nedenle Türk tatlıları çok gelişmiştir ve çok güzeldir.
Güllaç ise, Ramazan tatlısı olarak bilinir.
Eski istanbul konaklarında güllacı evin hanımefendisinin yapması adettendi.
Evde 10 tane aşçı da olsa güllaç sofraya geldiğinde herkes onu evin hanımefendisinin narin elleriyle yaptığını anlar, zevkle yerdi.
Güllaç yapıldığı anda fazla bekletilmeden yenmelidir.
Bekletilen güllaçlar pelteleşir ve özelliğini kaybeder.
*Yazı, Nevin Halıcı'nın kitabından alınmıştır.
"Afiyetle Kalın"
Tatlılar Türk mutfağının en zengin bölümlerinden biridir.
Türklerin yaşamında, doğumdan ölüme tatlı yapılır.
Doğan çocuğun tatlısı yenir, ölen kişinin helvası dağıtılır.
Her tür törende önce tatlı düşünülür.
Bu nedenle Türk tatlıları çok gelişmiştir ve çok güzeldir.
Güllaç ise, Ramazan tatlısı olarak bilinir.
Eski istanbul konaklarında güllacı evin hanımefendisinin yapması adettendi.
Evde 10 tane aşçı da olsa güllaç sofraya geldiğinde herkes onu evin hanımefendisinin narin elleriyle yaptığını anlar, zevkle yerdi.
Güllaç yapıldığı anda fazla bekletilmeden yenmelidir.
Bekletilen güllaçlar pelteleşir ve özelliğini kaybeder.
*Yazı, Nevin Halıcı'nın kitabından alınmıştır.
"Afiyetle Kalın"
*Ben güllaçları servis tabağına dizip, çekim yaptıktan sonra tekrar süt dolu tepsiye aktardım.
Sütsüz kalmak güllaçlara hiç iyi gelmiyor.
MUHALLEBİLİ GÜLLAÇ BOHÇASI;
Malzemeler;
Yarım paket(7 yaprak) güllaç,
1,5 litre süt,
500 gram şeker,
Muhallebisi için;
2 bardak süt,
1 bardak un,
1 bardak şeker,
125 gram margarin,
1 vanilya,
1 çay bardağı dövülmüş ceviz içi,
Üzeri için;
Yarım su bardağı Antep fıstığı,
Nar taneleri,
TARİFİ;
Muhallebiyi pişirmek için, margarini eritip, unu kavurun.
Vanilya karıştırılmış sütü ve şekeri ekleyin.
Mikserle iyice çırpıp, topaklarını giderin.
Ceviz içinide ekleyip, karıştırarak soğutun.
Büyük bir tepside güllaç yaprağını, şekerini ilave edip önce kaynattığınız sonra ılıttığınız sütte ıslatın.
Yaprakları dört bir tarafından zarf gibi katlayıp, bir kasenin içine yerleştirin.
Muhallebiden 2 kaşık yerleştirin ve bohça gibi katlayın.
Tepsiye ters çevirip yerleştirin.
Bütün yaprakları bu şekilde hazırlayıp, tepsiye dizin.
Üzerini istediğiniz gibi süsleyin.
Artan sütü güllaçların olduğu tepsiye ilave edin.
"Afiyet Olsun"
LOKMA;
Lokma,Türk-İslam inanışına göre Hazreti Muhammed'in (S.A.V) mührünü temsil edermiş.
Anadolu'da kutsal günlerde dağıtılan bir tatlıdır.
Sıcak veya soğuk yenebilir.
Çocukluğum da bayramda memlekete gitmiştik, her evde bize lokma tatlısı ikram edilmişti.
LOKMA;
Malzemesi;
Lokma için;
3 su bardağı un,
2 su bardağı su,
1 tatlı kaşığı kuru maya,
4 parça damla sakızı, (isteğe bağlı)
1 çay kaşığı tuz.
Şerbeti için;
5 su bardağı şeker,
4 su bardağı su,
1 çorba kaşığı limon suyu,
Kızartmak için; Sıvı yağ.
TARİFİ;
Kapaklı bir kaba unu eleyin, unun ortasını açarak mayayı, yarım su bardağı ılık suyu koyup kenarlarından un alarak boza kıvamına getirin.
Unu üzerine toplayıp, sıcak bir yerde bekletin.
Hamurda çatlamalar oluşunca arasını açıp,kalan suyu,tuzu,sakızı ilave edin.
Çırpa çırpa yoğurup, kabınızın kapağını kapatın.
Sıcak yerde mayalandırın.
Hamur iki -üç misli kabarınca, ucundan alıp kontrol edin, göz göz olmuşsa hazır demektir.
Hamurdan avunuza alıp, baş ve işret parmağınızın arasından çıkacak şekilde sıkın.
Çıkan hamur parçasını yağa batırılmış kaşıkla alıp, kızgın yağa atın.
Yağı lokmalarla çok doldurmayın, kabarmasını engelleyebilir.
Kevgirle sürekli karıştırarak iyi pişip kabarmasını sağlayın.
Pişen lokmaları, önceden hazırladığınız soğuk şerbete atın.
"Afiyet Olsun"
MUHALLEBİLİ GÜLLAÇ BOHÇASI;
Malzemeler;
Yarım paket(7 yaprak) güllaç,
1,5 litre süt,
500 gram şeker,
Muhallebisi için;
2 bardak süt,
1 bardak un,
1 bardak şeker,
125 gram margarin,
1 vanilya,
1 çay bardağı dövülmüş ceviz içi,
Üzeri için;
Yarım su bardağı Antep fıstığı,
Nar taneleri,
TARİFİ;
Muhallebiyi pişirmek için, margarini eritip, unu kavurun.
Vanilya karıştırılmış sütü ve şekeri ekleyin.
Mikserle iyice çırpıp, topaklarını giderin.
Ceviz içinide ekleyip, karıştırarak soğutun.
Büyük bir tepside güllaç yaprağını, şekerini ilave edip önce kaynattığınız sonra ılıttığınız sütte ıslatın.
Yaprakları dört bir tarafından zarf gibi katlayıp, bir kasenin içine yerleştirin.
Muhallebiden 2 kaşık yerleştirin ve bohça gibi katlayın.
Tepsiye ters çevirip yerleştirin.
Bütün yaprakları bu şekilde hazırlayıp, tepsiye dizin.
Üzerini istediğiniz gibi süsleyin.
Artan sütü güllaçların olduğu tepsiye ilave edin.
"Afiyet Olsun"
LOKMA;
Lokma,Türk-İslam inanışına göre Hazreti Muhammed'in (S.A.V) mührünü temsil edermiş.
Anadolu'da kutsal günlerde dağıtılan bir tatlıdır.
Sıcak veya soğuk yenebilir.
Çocukluğum da bayramda memlekete gitmiştik, her evde bize lokma tatlısı ikram edilmişti.
LOKMA;
Malzemesi;
Lokma için;
3 su bardağı un,
2 su bardağı su,
1 tatlı kaşığı kuru maya,
4 parça damla sakızı, (isteğe bağlı)
1 çay kaşığı tuz.
Şerbeti için;
5 su bardağı şeker,
4 su bardağı su,
1 çorba kaşığı limon suyu,
Kızartmak için; Sıvı yağ.
TARİFİ;
Kapaklı bir kaba unu eleyin, unun ortasını açarak mayayı, yarım su bardağı ılık suyu koyup kenarlarından un alarak boza kıvamına getirin.
Unu üzerine toplayıp, sıcak bir yerde bekletin.
Hamurda çatlamalar oluşunca arasını açıp,kalan suyu,tuzu,sakızı ilave edin.
Çırpa çırpa yoğurup, kabınızın kapağını kapatın.
Sıcak yerde mayalandırın.
Hamur iki -üç misli kabarınca, ucundan alıp kontrol edin, göz göz olmuşsa hazır demektir.
Hamurdan avunuza alıp, baş ve işret parmağınızın arasından çıkacak şekilde sıkın.
Çıkan hamur parçasını yağa batırılmış kaşıkla alıp, kızgın yağa atın.
Yağı lokmalarla çok doldurmayın, kabarmasını engelleyebilir.
Kevgirle sürekli karıştırarak iyi pişip kabarmasını sağlayın.
Pişen lokmaları, önceden hazırladığınız soğuk şerbete atın.
"Afiyet Olsun"
15 Ekim 2006 Pazar
ABLAMDA İFTAR
Taze taze, sıcak sıcak bunlar!
Dün akşam ablamda iftardaydık.
Araya zaman girmeden, başka yazılar girmeden, yazıyı yazmak istedim.
Bu arada YE#15 Tatlılar yazımızın yarın yayında olması gerekiyor.
Geçen hafta ki misafirlerimin mönüsünü çektim bir ara onu yayınlamam lazım,
bu çarşamba iftar sırası bende o günün mönüsünü de yayınlamak istiyorum.
Anlıyacağınız bugünden daha müsait gün yok bu yazı için.
Ablam Sarıyer Yeniköy'de oturuyor.
Biz dün Bakırköy tarafından 16.30 gibi çıktık, sanki bütün İstanbul yollardaydı.
Tabiri caizse milim milim ilerledik.
Bu yol tıkalı değildir diye girdiğimiz bütün yollar tıkalıydı.
O yoldan çık, öbür yola gir derken küçük bir İstanbul turu atmış olduk.
İftara yetiştik mi? Evet yetiştik ama o güzelim masayı çekmeye fırsatımız olmadı.
Herkes masaya yerleşince "ben masanın resmini çekecektim" diyemedim.
Bende yemeklerin resmini herkes yemek yerken, arka odada çektim.
Bu yüzden resimler karanlık çıktı ama mönü muhteşemdi, ellerine sağlık ablacığım.
Bizim ailenin beylerinin (eşim hariç), hiç sebzeyle işleri olmuyor, çorbadan hemen sonra pilava atlıyorlar.
Beyler yazın patlıcan, kışın ıspanağa razı oluyorlar.
Bu yüzden onları düşünerek, mönüye karar veriyoruz.
Bende Çarşamba günü için patlıcan düşünüyorum ama dur bakalım diyorum kendi kendime hele o güne bir ulaşalım.
Bizde hanımlar olarak arada bir onları takmayıp, kendimiz için değişik sebzelerde pişiriyoruz.
Ablamın menüsü hem beylere, hemde hanımlara hitap eden güzel bir mönüydü.
ABLAMIN İFTAR MÖNÜSÜ;
Tavuk paçası çorbası,(görünümü şık ve lezzetli bir çorba, en kısa zamanda tarifini alıp, yayınlarım)
Fırında Patlıcan, köfte ve patates dizmesi,
Pirinç pilavı, yanında asma yaprağı sarma,
Pastırmalı Börek, salata,
Tatlı olarak; Şekerpare.
Pastırmalı Börek
Şekerpare
Bir iftarda böyle geçti, darısı çarşamba günü için benim başıma!
"Afiyetle Kalın"
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)