30 Mart 2007 Cuma

ALDIM-KULLANDIM-MEMNUNUM

ALDIM-KULLANDIM-MEMNUNUM : )
Beni bu blog oyununa 10 gün önce ilk kez Nihan davet etmişti.
Fırsatını bulup, bir türlü yazıyı hazırlayamadım.
Genelde diğer bloglarda mutfak eşyaları tanıtılmış, benimde memnun olduğum mutfak eşyası çok ama biraz değişiklik olsun diye memnun olduğum diğer eşyaları da tanıttım.
Geçen hafta mutfak eşyaları satan bir mağazada 27 ytl'ye nıcer dıcer gördüm.
Tv reklamlarında fiyatı 99 ytl "Bu fırsat kaçmaz ucuzunu bulmuşken alayım" dedim.
Eve bir geldim ki bizim aletin daha elmayı görünce bütün bıçakları dağıldı.
Satış fişinin üzerinde nicer dicer yazıyor ama ne kutusunun üzerinde nede aletin üzerinde bir şey yazmıyor.
İçinden kullanma kılavuzu bile çıkmadı.
Hemen ertesi gün iade ettik de üzerime kalmadı.
Bence ne alısanız alın, iyisini alın.
Fiyatı ucuz diye görünüşe kapılmayın.
İngilizler ne der bilirsiniz "ucuz mal alacak kadar zengin değilim"

28 Mart 2007 Çarşamba

ISIRGAN OTU


DOĞAL HAYATIN MUCİZE ÜRÜNÜ; ISIRGAN OTU
Dün semtimizde ki salı pazarına sultani bezelye almaya gittim.
Yemek etkinliği geçti ya önüme binbir çeşit ot çıktı, pazarda 4-5 çeşit değişik ot vardı.
Başta hodan, kuş otu, körpe ısırganlar ve adını bilmediğim kuzu kulağına benzeyen bir ot daha vardı.
Etkinlikten sonra hodanı 1-2 kere daha pişirdiğim için hodan almadım, körpe ısırgan otu almaya karar verdim.
Hangi akla hizmet ediyorsam tam 1 kilo aldım.
Eve geldim, poşeti mutfak setinin üzerine boşalttım, hemen eldivenleri giydim, başladım temizlemeye.
Üst yapraklarını ayrı doğradım, çorba yapmak için.
Saplarını ve diğer yapraklarını ayrı doğradım, kavurmak için.
Neredeyse 1 saat uğraştım temizlemek için, kolay değil tam 1 kilo!....
Sonra özenerek çorbasını ve kavurmasını yaptım.
Kavurmasının üzerine yumurta kırdım.
Sıra geldi tadına bakmaya, üzgünüm ama ben ısırgan otunun tadını sevmedim.
Çıkardığı koku bana ilk ipucunu vermişti zaten.
Yararlarını okuyup, yemem için kendimi kandırmaya çalışıyorum ama nafile yiyemiyorum.
Tam bir sağlıklı yiyecek düşkünü olan eşim, büyük bir zevkle yedi.
Allah'tan evde ısırganı yiyen biri çıktı da hazır yemek ziyan olmadı.
Biraz daha gayret Farukcum, sadece 1 öğünlük kaldı : )
"Afiyetle Kalın"

26 Mart 2007 Pazartesi

ETLİ SULTANİ BEZELYE

Baharın müjdecisi bakla dedik ama bir diğer müjdecisi de sultani bezelyedir.
Üstelik ömrü sadece 3 en fazla 4 haftadır.
Sultani bezelyenin, bir diğer adı da yaprak bezelyedir.
Şahsen ben çok severim, semtimizde haftada 3 pazar kuruluyor, bu bezelyeyi almak için mutlaka birinden birine uğrarım.
Piyasaya ilk çıktığında fiyatı 3-3.5 YTL'yi buluyor, fiyatının düşmesine fırsat kalmadan kartlaşıp, ortadan kayboluyor.
1-2 haftadır tezgahlarda boy gösteriyor, şunun şurasında daha ne kadar körpe olarak bulabileceğiz.
Zamanı tükeniyor, yapmak isterseniz elinizi çabuk tutun.
Sultani Bezelye ile hazırladığım tüm tarifler 👉BURADA
"Afiyetle Kalın"


24 Mart 2007 Cumartesi

KATMERLİ

Bugünkü tarifimiz Kastamonu yöresinde sık sık yapılan ve çok iyi bilinen, bizde ki adıyla katmerli.
Milföy hamuru gibi tekrar katlanıp açıldığı için, piştikten sonra yaprak yaprak ayrılır.
Bazen içine kıymalı patates püreside koyup, kıvırıp açarak pişiriyoruz.
Bu katmerliyi ocağın üzerinde, teflon tava ile yapabilirsiniz.
Lezzetini arttırmak için tavadan almadan önce sıvı yağ yerine tereyağ sürebilirsiniz.
Ben yumuşak olması için piştikten sonra üst üste diziyorum.
Bizim evde pazar kahvaltılarında en sevilen hamur işi katmerlidir.
"Afiyetle Kalın"

KATMERLİ;
Malzemesi;
1 kilo un,tuz,
2 su bardağı sıvı yağ.
Yapılışı;
Undan bir kase kadar açmak için ayırın.
Geri kalan unla su ve tuzunu ayarlayarak, kulak memesi kıvamında yumuşak bir hamur hazırlayın.


Hamurları büyük bezelere ayırın, ayırdığınız un yardımıyla hamurları açın.
Açtığınız yufkanın üzerine fırçayla sıvı yağ sürün, eğer iç malzemeli yapacaksanız, malzemeyi yufkayı kıvırmadan önce yerleştirin.
Yağladığınız yufkayı rulo yapıp, kıvırarak gül böreği gibi sarın.
Bütün bezeleri bu şekilde hazırlayın.


Hazırladığınız yağlanmış, rulo yapılıp gül böreği gibi sarılmış hamurları teflon tavanızın boyutlarında tekrar açın.
Teflon tavanızı ocağın üzerinde ısıtın, içine ikinci defa açtığınız yufkayı yerleştirip, pişirin.


Kızaran yufkanın arkasını çevirin, pişen tarafına sıvı yağ sürün.
Diğer tarafıda pişince isterseniz sıvı yağ, isterseniz tereyağ sürüp servis tabağına alın. Sıcak sıcak servis yapın.
"Afiyet Olsun"

20 Mart 2007 Salı

ZEYTİNYAĞLI BAKLA

BAHARIN MÜJDECİSİ BAKLA!
Bahar gelince tezgahlarda arz-ı endam eden sebzelerden birisidir, bakla.
Olmazsa olmazı dereotudur, sarımsaklı yoğurtta çok yakışır.
Ben doğal rengi ve haliyle sevdiğim için salçasız pişiriyorum.
Sarımsaklı ve dereotlu yoğurtta mutlaka yanında yer alır.
Baklanın bence tek kusuru temizlerken ellerinizi karartmasıdır.
"Afiyetle Kalın"

ZEYTİNYAĞLI BAKLA;
Malzemesi;

1 Kilo Bakla,
1 adet kuru soğan,
Yarım çay bardağı zeytinyağı,tuz,
1 Demet dereotu.
Yapılışı;
Baklaları yanlarında ki kılçığını da çıkararak ayıklayın.
Tencerede küçük doğradığınız soğanları zeytinyağında kavurun, ayıkladığınız baklaları ekleyin.
Tuzunu ve suyunu ekleyerek pişmeye bırakın.
Dereotunu incecik kıyın.
İsterseniz tencereye ekleyin, isterseniz de yoğurda karıştırıp baklanın yanında servis yapın.
"Afiyet Olsun"

19 Mart 2007 Pazartesi

HODAN-ISPIT, İVRİMCE OTLARI

Muhterem'le Afiyetle
YE # 20 YURDUMUZUN YENİLEBİLİR OTLARI 
Bu ay ki yemek etkinliğimizin konusu "Yurdumuzun Yenilebilir Otları"
Ev sahibimiz (Benim Mutfağım) sayfasından Asya. 
Asya bahar aylarında ortaya çıkan otları düşünerek bu konuyu seçmiş, doğrusu benim hodan-ıspıtı bulmam hiç kolay olmadı.
İvrimce otu ise yayınlanmayı bekleyen resimlerimin arasında vardı.
Asya'ya teşekkür edip, kolay gelsin dileklerimi iletiyorum.
Yenilebilir otlarla hazırladığım diğer tariflerim 👉BURADA

ISPIT-KALDİRİK-HODAN-FODAN-ZILBIT-TOMARA vs.
İlk tarifini verdiğim ot, Ispıt diye bilinen, aslında adı Hodan olan ama bizim oralarda şive sonucu fodanda denilen bir ot.
Bizde bazı kişilerde -H- harfi nasıl oluyorsa -F-olarak konuşuluyor.
Mesela Hüseyin bir bakmışsınız Füseyin olmuş yada hortum olmuş, fortum: )
Yıllarca Hodanı Fodan bilmemin sebebi de bu şive meselesi, internette fodan diye bir ot yok, hodan diye var.
O zaman anladım ki benim aslında Fodan diye bildiğim Hodandan başka bir şey değil.
Bazı komşularımızda bu otu Ispıt diye biliyor.

Tabi Hodanı bulmak hiç kolay olmadı, Cumartesi akşamı bulup, pişirip, resmini çektim.
Bulmam başlı başına olay zaten.
Cumartesi günü sabah 9'da Sarıyer Yeniköy'e gitmek için yola çıktık ama inanılmaz bir trafik vardı.
Sanki herkes Maslak civarına gitmek için yola çıkmış gibiydi.
Trafik sıkışıklığı yüzünden ilerleyemiyorduk, arabada can sıkıntısından laflıyorken, konu yemek etkinliğinde ki yenilebilir otlara geldi.
Annemle, hepimizin büyüğü Meliha abla otobanda yol kenarında ki yenilebilir otları saymaya başladılar.
Bu konuda inanılmaz bilgileri var, en az 3-4 çeşit yenilebilir ot gördüler.
Bir de her yeri hodana benzeyen, kedi başı diye bilinen mor çiçekli bir ot kaplamış durumda.
Tabi onca egsoz ve kükürtün altında kalan otlardan kimseye hayır gelmez.
Yeniköy'e vardık, öğleden sonra konu yine hodana geldi, ben yine kısaca durumu anlattım "pazarlarda bulamadığımı ama en çok hodanın tarifini vermek istediğimi" söyledim.
Sağolsun Fatma abla "ben bahçeye biraz ekmiştim, istersen senin için toplayalım" dedi.
Hemen bahçeye gittik, Fatma abla hodanları toplayıp, verdi.
1 aydır aradığım hodan, hiç ummadığım bir şekilde artık elimdeydi.
Çiçekleri daha güzel ve diriydi ama yolculuk esnasında soldular.
Tekrar teşekkür ederim Fatma abla.
Pazarlarda satılan hodanlar daha saplı oluyor, benim resmini çektiğim, bahçeden topladığımız hodanın yaprakları daha çok.

16 Mart 2007 Cuma

BLOG OYUNU; BLOG REKLAMLARI

YENİ ETKİNLİK=BLOG REKLAMLARI
Bloglarda gün geçmiyor ki yeni bir oyun-etkinlik ortaya çıkmasın.
Bugünlerde ki yeni oyun, blogları kendi duygu ve düşüncelerinle tanıtmak.
Blogu tanıtılan mimlenmiş gibi kendisi de blog tanıtımı yapıyor.
Kendisini tanıtanı isterse yazısına ekleyebiliyor, ben benim hakkımda tanıtım yapıp, yazı yazanları da tanıttım.(amma tanıtma kelimesi geçti cümlenin içinde be!)
Sağ olsun bazı arkadaşlar beni esprili bir şekilde tanıttılar, bende elimden geldiği kadar çok blog tanıtmaya çalıştım.
Burada olsun yada olmasın bütün blogcu arkadaşlarımı çok seviyorum.
İşin en zor tarafı bu, tanıtamadığım arkadaşların olması.
Zor bir yemek yapıp, tarif vermekten daha zor ve yorucu bir iş.

PEMBELİ (Nazife) Konum;Mersin
İsmini bildiğim halde pembeli demek daha çok hoşuma gidiyor.
Mimlenme oyununda sayfasına koyduğu kendi resmi ve sayfasındaki çizim pembeli birbirine çok benziyor.
Peynir yiyemez ama harika kurabiyeler-kekler-yemekler yapar.
Susam Özlem'le aralarında çok güzel bir iletişim var ve şu "üğü" kodunun ne anlama geldiğini çok merak ediyorum.
Bu arada 20 Mart'ta Pembelinin doğum günü olduğunu biliyormuydunuz?
İşte naçizane hediyen Pembeli;
Kahramanmaraş'ta doğdu Pembeli,
Yanakları pembe ve gamzeli,
Çok tatlıdır kendisi,
İş için Mersin'e gitti,
Sevdiği yanında neyse ki.

LALECİK ( Lale) Konum ; İstanbul
Lale harika kurabiye ve pastalar yapar, en güzelini nasıl yaparım diye iş hayatına rağmen fırsat buldukça pastacılık kurslarına devam ediyor.
Bu kadar güzel kek-kurabiye ve pastayı içinde yumurta varsa yemiyor.
Yumurta yiyemediği için nasıl yumurtasız yapıp, aynı kaliteyi tuttururum uğraşı içinde. 
Bugünlerde sigarayı bırakmak için uğraşıyor, İnşallah başaracaksın, azmin elinden bir şey kurtulmaz Lale. 
Yeni şablonunu çok beğendim Lale, sayfana ve sana çok yakıştı, güle güle kullan.

LAMA MUTFAKTA ( ?) Konum; Ohio – Amerika
Lamanın gerçek ismini bilmiyorum, bilenin de çok olduğunu sanmıyorum. 
Lamanın yazıları çok esprilidir, içi dışı birdir.
Sık sık anket yapar, doğru cevabı verenlere puan dağıtır ama bu kazandığımız puanları nasıl değerlendireceğimizi henüz söylemedi : ) 
Lama mor renge bayılır, kek etkinliğinde bir ilke imza attı ve mor renkli bir kek üretti. 
Çok komiktir, makarnayla ilgili bir yazısında “Türkiye’de fazla yiyemedik, burada kazasını yapıp, bol bol makarna yiyoruz” diye yazmıştı.
Yorumlara cevap yazar.
İstatiklerim de sayfama en fazla giriş yapılan yer lamanın sayfası oluyor, bende lamaya yorumlarımı şiir gibi yazarak teşekkür etmiş oluyorum : )

SUSAM-PASTACI KIZ (Özlem Özge) Konum; İstanbul
Uzun zaman Özge olarak yorum yazdım ama bir yazısında Özlem ismini daha çok kullandığını yazınca artık Özlem olarak yorum yazıyorum.
Farkında mısınız Özlem isminde ne kadar çok blogcu arkadaşımız var ama hepside nev-i şahsına münhasır, hepsi birbirinden değerli.
Özlem susam isimli blogunda çok güzel tarifler ve pastalar yapıyordu.
Pasta konusunda ayrı bir site açarak artık pastacı kızımız oldu.
Pastacı kız sitesinde ilk günlerde sorunlar peşini bırakmadı ama site şimdi ki haliyle hem çok daha güzel, hemde daha profesyonel görünüm kazandı.


HALENZE (Özlem) Konum; İstanbul
Blogların esprili yazarlarından birisidir Özlem.
Hiç yemek tarifi yayınlamayıp, yazı yazsa günü kurtaracak kalemlerden birisidir.
Ayşe Yaman’la-misss Zerrin’le-büyüleyen mutfak kokusu Esra ile ve eltileriyle harika yazışırlar, yazıları bırakın, yorumları da takip edersiniz.
Bugünlerde bana Benim Adım Kırmızı’yı bitirtmeye uğraşıyor, ödül bile verecekmiş ama üzgünüm Özlem ben bu kitabı bitiremiycem.
Kitaplığımın bitirilemeyen tek kitabı olarak kalacak.

DİYALOG YEMEKLERİ (Süheyla) Konum; İstanbul
Süheyla sessiz sakin bir arkadaşımız, güzel yemekler yapar ve sayfasını sık sık günceller. Yorum yazarsanız mutlaka iadeyi ziyarete gelip, size yorum yazar.  
Bu blog reklamı oyununda bana blogların prensesi diye yazmış, son dönemde beni bu kadar mahcup eden ama sevindiren bir cümle duymamıştım. 
En iyi blog olayına aday olmadım ama Süheyla’nın bu sözü beni ödül almış kadar mutlu etti.

BÜYÜLEYEN MUTFAK KOKUSU (Esra) Konum; Kayseri
Blogların eğitimci Esra’larından birisidir Esra.
Yemeklerine hele esprili yazılarına doyamazsınız.
Artık çocukluğunu da yazmaya başladı,yüzümüzde tatlı bir gülümsemeyle sayfasından ayrılıyoruz.
Yazılarına yorum yazarsınız,yorumunuza yazdığı cevabı merakla bekleyip,sayfasına tekrar tekrar tıklarsınız.
Ünü o kadar yayıldı ki koskoca Hollanda Kraliyet ailesi Kayseri’de görev yaptığı okula gelip, Esra’yı ziyaret etti : )

ESRA MUTFAKTA 61 (Esra) Konum; Trabzon
Eğitimci Esra’larımızdan diğeri,Trabzon’da görev yapıyor.
Türk kahvesini, turuncu rengi, gülmeyi ve araba kullanmayı çok sever.
Kitaplarına, yemek dergisi ve yemek kitaplarına bayılıyorum.
Bulunduğu yöreye has lezzetleri bizimle paylaşır.
Mesela geçenlerde verdiği tariflerin arasında kuymak ve Akçaabat köftesi vardı.

EKOL (Güzin) Konum; İzmir 
Güzin İzmir’i çok sevdiğini, İzmir’siz ve denizsiz yaşayamayacağını yazmıştı mimlenme oyununda.
Bende denizsiz bir şehir düşünemiyorum.
İzmir’e hiç gitmedim ama eminim çok güzeldir.
Güzin bana çok mahzun ve sessiz geliyor, bu günlerde ailesinde bazı sağlık sorunları olduğundan bahsetmişti.
İnşallah sağlık sorunlarınız bitmiştir.
Güzin çalışıyor ve her çalışan insanın hayali olan emekliliğine sadece 4 yıl kalmış.

İZMİRİM (Deniz) Konum; Kayseri
Görev icabı Kayseri’de bulunan ama doğduğu ve yıllarca yaşadığı İzmir’e olan hasretinden blogunada İzmirim ismini veren,İzmir’e hasret bir İzmir’li Deniz. 
Sevimli kızları Asya ve Lara ile mutfağa girip harika tarifler hazırlıyorlar.
Eşi Günay ile çok güzel mozaik çalışmaları yapıyor.
Seyyah aile adında birde gezi blogları var.
Kuğular arka planda harika olmuş Deniz.

MİSSS ( Zerrin) Konum; Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti
Zerrin hakkında söylenebilecek en güzel ve esprili yazıyı halenze Özlem yazmış.
Özlem’in yazdıklarına katıldığımı belirtmek isterim.
Zerrin narenciye bahçeleri içinde, harika yazılar ve yemekler ortaya çıkarıyor.
Anıların-yazıların ve tariflerin çok güzel Zerrin.

GÜLİZCE (Güliz) Konum; Antalya
Güliz’le kendisinin de yazdığı gibi bana kategori ismi önerdiğinde tanıştık.
Sağolsun sık sık yorum yazar, Muhterem'le Geziye sayfamında sürekli ziyaretçisidir ve güzel yorumlarını oradan da eksik etmez.
Haksızlıklara hiç tahammülü yok,sorunu çözülünceye kadar epey mücadele eder.
Geçenlerde blog yönetimine epey kök söktürdü.
Bazen nazının geçtiği bloglara yorum yazıp hesap soracak kadar, "bana niye yorum yazmıyorsunuz" diye tatlı tatlı çıkışacak kadar tatlı cadı.

PERUZE (Peruze) Konum;Bursa
Peruze’nin benim için anlamı çok büyük, blog açtığım ilk günlerde yorumlarıyla beni yalnız bırakmayıp, destek olmuştu.
Bir ara işlerinin yoğunluğundan blog işlerine ara vermişti şimdi yeniden yazı ve tariflerine başladı.

NİHANIN MUTFAĞI (Nihan) Konum; Tiran-Arnavutluk
Aramıza Arnavutluktan katılıp, bu işin içinde bende varım diyen arkadaşımız.
En çalışkan blogculardan birisidir Nihan, yeni tariflerle sık sık sayfasını günceller ve bize yazdığı yorumlarla bizi hiç yalnız bırakmaz.
Emek hırsızları geçtiğimiz günlerde Nihan’ın da başını ağrıttılar.
Üzülme sen Nihan’cığım, taklitler asıllarını yüceltirler, biz senin daima yanındayız.
 
MAHMURE (Sinem) Konum; Aydın
Sinem cıvıl cıvıl,kıpır kıpır bir genç kızımız,el işleri örgü ve takı yapmakta üstüne yok.
Ailesiyle birlikte sıkı bir hayvansever,ananesinin harika kedileri,Sinem’in çapkın isminde çok şirin bir köpeği var.
Hayvanlarla ilgili aklıma estikçe adında bir blog bile açtı.
Geçenlerde öğrendim Sinem’in annesi de blogcuymuş,
annesi de fotoğraf klubüyle gittiği doğa fotoğraflarını yayınlamıştı en son sayfasında.
 
SİBERELLA (Sibel) Konum; İstanbul
Sibel henüz 1.5 yıllık evli genç bir arkadaşımız.
Blog dünyasına bu yıl katıldı ama Maşallah hiç boş durmaz, ya yorum yazar yada sayfasını yeni tariflerle günceller.
Henüz evliliğinin başında bu kadar güzel yemekler yapıyorsan Sibel, ileride kimbilir neler ortaya çıkarıcaksın.
 
SOFRAM (Fatma abla) Konum; Samsun
Fatma abla ile ilk kez eşinin gezi sayfama bıraktığı yorum sayesinde tanıştık.
Eşinin de çok güzel yazı ve gezi üzerine blogları var.
Fatma ablanın yemek sayfasında ki slayt resimler sayesinde en acemi aşçı bile çok rahat yemek yapmayı öğrenebilir.
Oldukça emek isteyen bu slaytları hazırlamasında eşi yardım ediyormuş.
Akif Bey’in kalp rahatsızlığında bile sayfayı otomatik olarak sürekli güncellediler.

MELİSSA (Melisa) Konum; Konya
Melisa bana profil resminde ki gibi afacan bir kız izlenimi veriyor. 
Çok güzel ve ilginç yemekler hazırlayıp,yayınlıyor.
Bazen öyle yemekler yapıyor ki kendimi lüks bir Fransız restoranının mönüsüne bakıyormuş gibi hissediyorum. 
Bugünlerde blogunda önemli değişiklikler yaptı hatta bir forum bölümü bile var.
Şablonunu da güle güle kullan canım.

GELİBOLU17 ( ? ) Konum; Çanakkale
23 Ocak 2007 tarihinde aramıza katılan arkadaşımızın blogunda güzel el işleri ve örgü modelleri var.
Çanakkale'den yazdığının hakkını vererek 18 Mart'ta Çanakkale destanıyla ilgili en güzel şiirleri yayınladı. Misafir ağırlamayı, örgü örmeyi, bulmaca çözmeyi çok seven arkadaşımızın 2 oğlu var.

"Afiyetle Kalın"


12 Mart 2007 Pazartesi

ÇUPRA (ÇİPURA)

muhteremle afiyetle
Çupra mı? Çipura mı? pek emin değilim, bazı kaynaklarda her iki isimde yazıyordu.
Bende onun için her iki ismini de yazdım.
Çupra için söyleyebileceğim tek şey, tadına baktım ve bana tavuk yiyormuşum gibi geldi.
Mezgit için tavuk balığı derler ama bence çupra da aynı tavuk tadında.
Tadına baktım ama gerisi gelmedi, hâlâ balık yiyemiyorum.
Bu arada yeri gelmişken anlatayım;
Bundan 1 ay kadar önce, eşim ve kızımla bir yere gittik.
Dönüşte Kumkapı balık halinin önünden geçerken eşim "buraya gelmişken, bari taze balık alalımda pişirirsin" dedi.
Bende "olur alalım, pişiririm, yersiniz" dedim ve balık haline girdik.
Tezgahlar arasında dolaşırken bir baktık atv kameraları balıkçılarla
röportaj yapıp, çekim yapıyorlar.
Nasıl olsa balıkçılarla konuşuyorlar deyip, biz alışverişe devam ettik.
Eşim istediği balıkların siparişini verdi, siparişlerin hazırlanmasını beklerken
bir baktım, muhabir bana mikrofon uzatmış, soru soruyor.
Bizimkilere baktım, baba-kız ortalıkta yoklar.
Mecburen muhabirin sorduğu sorulara sanki balığı çok yiyormuşum gibi cevap verdim.
Muhabirle aramızda geçen 10 saniyelik konuşma;

Muhabir:Balık fiyatlarını nasıl buluyorsunuz, ucuz mu?
Muhterem:Ucuz değil aslında, hamsinin kilosu 7 Milyon! olmuş (heyecandan 7 ytl, diyeceğime 7 milyon demişim)
pekte ucuz değiller ama yinede taze olduğu için buradan geçiyorken alışveriş yapmadan durmuyoruz.
Aslında daha çok konuştuk, küresel ısınmadan balıkların etkilenip, etkilenmediğini bile konuştuk,
ben balık yiyemediğimi bile söyledim ama sadece bu kadarını yayınlamayı uygun görmüşler.
Onlar gitti ben bizimkileri arıyorum, meğer muhabirin bize doğru geldiğini gören kızım "saçım-başım düzgün değil, beni çekmesinler" diye ortadan kaybolunca eşimde onun peşinden gitmiş.
Muhabirle konuşmakta bana kaldı.

Dün tekrar Kumkapı'ya uğradık, balıklar pahalıydı mesela çuprayı 12 ytl'ye aldım ama herkes balık alışverişi için tezgahların önünü doldurmuştu.
Tezgahlar ve insanlar cıvıl cıvıldı.
"Afiyetle Kalın"

çupra nasıl pişirilir? 
ÇUPRA;
Malzemeler;

 4 adet çupra, (kişi sayısına bağlı)
2 Adet fırın poşeti,poşetin içine serpmek için 2 yemek kaşığı un,
Tuz ve her bir balığa bir çay kaşığı tereyağ.
ÇUPRA TARİFİ;
Balıkçıda temizlettiğiniz çupraları yıkayın, tuzunu ekleyip, üzerini keskin bıçakla kesin.
Fırın poşetine birer kaşık un serpiştirin, yoksa poşete yapışabilirler.
Balıkların içine birer kaşık tereyağ ekleyin.
İkişerli olarak balıkları poşete yerleştirin.
Poşetin ağzını klipsiyle bağlayıp, tepsiye yerleştirin.
Poşeti bir iki yerinden delmeyi unutmayın.
Fırında pişen balığı yeşillikle birlikte servis yapın.
"Afiyet Olsun"


*Muhterem'le Geziye güncellendi.
Köyümüzün doğal güzelliklerini çiçeğini ve böceğini! görmek istermisiniz?
Bakınız; Çatalzeytin-Doğal Yaşam


8 Mart 2007 Perşembe

MUHALLEBİLİ PASTA


8 MART DÜNYA KADINLAR GÜNÜNÜZ KUTLU OLSUN!
Dünya kadınlar gününün 8 Mart'ta kutlanması tesadüf değilmiş.
8 Mart, tarihte 19.yüzyılda Amerika'da ağır koşullar altında çalışan kadın işçilerin kötü koşulların düzeltilmesi için isyan bayrağını açtıkları ilk günmüş.
O tarihten bu yana, tüm dünya kadınlarının günü olan 8 Mart; kadınlarla erkekler arasında ki eşitsizliklerin gündeme geldiği, tartışıldığı, çözümlenmeye çalışıldığı özel bir gün olmuş.
Erkeklerin kadınlardan daha çok çalıştığı fikri kabul görsede, biliyoruz ki biz kadınlarda en az erkekler kadar çok yoruluyoruz.
Ev hanımı yada çalışan, genç yada yaşlı, evli yada bekar hiç farketmez, bitmek bilmeyen ev işlerini hergün yeniden yeniden yapıyoruz.
Sadece ev işleri değil, çocukların bakımı yada yaşlı ve hastaların bakımı gibi hem yorucu hem de özen isteyen işler, hep kadınların görevleri arasında.
Üstelik erkek işten gelince dinlenip, keyfine bakabilir.
Kadın çalışsın yada çalışmasın yatıncaya kadar sürekli çalışıp,koşturur.
İşte bile aklı evdedir, ya ne yemek yapsam ? yada okulda olsada olmasada çocuğun durumunu sürekli düşünür.
Velhasıl kadına dinlenmek yoktur, bedenen dinlense bile aklında mutlaka çözülmesi gereken sorunlar vardır.
Neyse birazda eğlenceli şeyler yazalım.
Bugünlerde Çiçek Taksi dizisinde ki Ömer Şen karakteri gibiyim.
Kafiyeli şiir yazmak gibi bir ruh hali üzerimde.
Fark eden oldumu bilmiyorum ama Lama Mutfaktaya yorumlarım son günlerde hep şiirli oldu.Kendiliğinden cümleler gelmeye başlayınca yazıyorum ama illa kafiyeli olacak.
Ben şiire şiir demem, şiir kafiyeli olmayınca : )
Oğlum 15 gün önce okula geri döndü, hasret özlem bende bugünlerde tavan yaptı : (
Oğluma 5 kıtalık anne nasihatı şiirini yazdım, kızım kıskandı, birde kızıma yazdım.
Bugünde kadınlar günü için kendiliğinden kalemimden dökülen 1 kıtalık şiiri sizinle paylaşıyorum.
Ustalıkla yazılmış bir şeyler beklemeyin, ilkokul tarzı bir şey oldu : )
8 Mart dünya kadınlar gününüz kutlu olsun,
Kıymetinizi bilen hep bulunsun,
Üzüntü-elem-keder sizden uzak olsun,
Sağlık-huzur-mutluluk hep sizinle olsun.
"Afiyetle Kalın"

MUHALLEBİLİ PASTA;
Bu pasta içinde ki muhallebisi ve keki meyva suyuyla ıslandığı için pamuk gibi oluyor.
Hazır pandispanya kullandım,muhallebi beyaz olduğu için pandispanyayı kakaolu aldım.
Farkında olmadan 3 dilimli pastaban almışım ama daha haşmetli ve güzel oldu.
Keki ıslatmak için bu sefer hazır elma suyu kullandım.
Muhallebi artarsa hiç üzülmeyin,çocuklar bir çırpıda bitirir.
Malzemesi;
1 adet hazır kakaolu pasta tabanı,
Keki ıslatmak için;
2 su bardağı elma suyu,
Muhallebi için;
2 yemek kaşığı margarin,
2 su bardağı süt,
2 çay bardağı un,
2 çay bardağı şeker,
1 paket vanilya.
1 Paket kakaolu pasta kreması ve 1 bardak süt,
1 tatlı kaşığı margarin.
1 poşet beyaz krem şanti,
1 çay bardağı soğuk süt.
Yapılışı;
Muhallebi için margarini eritin,unu ekleyip kavurun.
Karıştırarak sütünü ve şekerini ilave edin.
Blendırla pütürsüz olacak şekilde çırpın,vanilyayı ekleyin.
Muhallebi kıvamına gelince ocağı kapatıp,karıştıra karıştıra muhallebiyi soğutun.
Pasta tabanının alt bölümünü servis tabağına yerleştirin,1 bardak meyva suyu ile ıslatın.
Üzerine muhallebiden sürüp,diğer tabanı üzerine kapatın,pasta tabanınız
üçlüyse tekrar muhallebi sürüp,son pasta tabanını üzerine kapatın.
Kakaolu pasta kremasını 1 su bardağı süt,1 tatlı kaşığı margarin ile
pütürsüz olacak şekilde çırpın.
Pastanızın üzerini ve yanlarını pasta kreması ile kaplayın.
En sonunda beyaz krem şantiyi 1 çay bardağı soğuk süt ile çırpın ve pastanızı süsleyin.
"Afiyet Olsun"


*Muhteremle Geziye güncellendi.
Çatalzeytin'i ve yemyeşil köyümüzü gezmek ister misiniz?




5 Mart 2007 Pazartesi

PORTAKALDA KABAK TATLISI

Muhterem'le Afiyetle
Kabak tatlısı yaptınız, biraz fazla olmuş bir türlü bitmiyor.
Hemen portakalları oymaya başlayın.
Bu tatlı sizi hem fazla kabak tatlısından kurtaracak, hemde yepyeni bir tatlı yapmışsınız gibi olacak.
İçinde ki portakal parçaları, iri ceviz parçaları ve krem şanti sayesinde çocuklar ve ev halkı seve seve yiyecektir.
Tamamen orjinal, doğaçlama ortaya çıktığı için hiç kimsenin bilmediği bir tarif oldu. Keşke bu tatlıyı kabak etkinliğinde yapsaydım diye çok iç geçirdim, etkinlikte benim pasta da dahil olmak üzere çok sayıda kabaklı pasta tarifi vardı.
Bu tatlıyı yapmak için lazım olan kabak tatlısı tarifi 👉BURADA
"Afiyetle Kalın"