Önceki yazıda bahsetmiştim, Korona virüs sebebiyle uygulanan seyahat yasağı kalkınca bizde eşimle birlikte
köydeki evimize geldik.
Burada günler İstanbul'da ki kargaşa ve kalabalığa bakarak daha güzel ve sakin geçiyor.
Yıllardır iş güç derken yaz ortasında geldiğimiz için bahçe yapma imkanımız olmuyordu.
Bu yıl eşim abisine bizim içinde küçük bir bahçe yapmasını rica etti.
Bizim geldiğimizde bahçede sebzeler ekilmişti.
Biz sulama, çapalama, yabani otlarını temizleme, gübre verme, birde domates-salatalık gibi sebzelere sırık dikme gibi işleri yapıyoruz.
Birde diğer bahçede 45-50 adet kadar çileğimiz var.
Çileklerinde sulanması, yabani otlarının temizlenmesi, toprağının çapalanması var.
Birde çilekler yerlere sürünmesin diye bez iple bağlamak, demet yapmak gerekiyormuş, onu yaptım.
Ben köy ve bahçe işlerini hiç bilmiyorum.
Eşim çocukluğundan hatırladığı kadarı ile "annem böyle yapardı" diye arada fikir veriyor.
En çokda bahçeyi hazırlayan yengemize soruyoruz, o bizi "şimdi bunu yapacaksınız, şimdi şunu yapacaksınız" diye yönlendiriyor.
Şu bir gerçek ki bahçe işleri çok güzel, insanı rahatlatan şeyler olsa da çok yorucu ve vakit alan işler.
İlk günlerde eğilip kalkmaktan, kas ağrıları yaşadım.
Sürekli yapmaya başlayınca bünyem alıştı.
Bütün kış ve bahar İstanbul'da evin içinde kalınca da iyice hamlaşmışız.
Bir fırsatını bulursam buradaki günlerimizle ve küçük sebze-çilek bahçemizle ilgili bir yazı hazırlayacağım.