Benim de yuvam vardı ufacık.
Siz ne kadar şanslısınız!
Rüyalarınız bile şen, şakrak,
Ben ise rüyamdan bile ağlayarak,
Gece uykumun arasında,
Uyanıyorum korkarak!
Siz yaşadınız mı hiç:
Top mermileri arasında bağırarak,
Tankların altında ezilirken,
Korkuyla uykudan uyandığınızı,
Gördünüz mü hiç?
Gündüz böyle,gece böyle, rüyada böyle,
Hangisi gerçek, hangisi düş,
Bilmiyorum ben de.
Ben böyleyim işte,
Ben, Filistinli çocuk! …
Sımsıcak yuvalarınızda,
Anneniz, babanız, kardeşleriniz,
Neşeyle yaşıyorsunuz siz.
Ya ben? Ya ben nasılım? ...
Zindanlarda sürünen,
Haylini bile unuttuğum babam! ...
Kim bilir nerede? ...
Yaşıyor mu acaba?
Üzülüp ağladığım zaman,
Gelip başımı okşayan,
Göz yaşlarımı silen bir babam olsaydı! ...
Ama yok artık benim babam!
Çünkü ben, babası zindanlarda çürüyen,
Ona ağıtlar yakıp üzülen, Filistinli çocuk! ...
Elinize bir diken batsa,
Bir yeriniz kesilse, kanasa,
Hele kolunuz, bacağınız kırılsa,
Canınız nasıl yanar! ...
Nasıl ağlarsınız değil mi acı acı! ...
Ya ben nasılım?
İşte ben buyum,
Ben, Filistinli çocuk!
Benim acılarımı ancak,
Ağaçlar, kuşlar kadar,
Duyabiliyor musun sen? ...
Nerde buzullar arasında sıkışıp kalan Balinaları kurtarmaya çalışanlar? ...
Nerede petrole batan kuşlara,
Üzülüp ağıtlar yakanlar?
Nerede sokak köpeklerine acıyıp,
Onlara yardıma koşanlar? ....
Bir balina, bir kuş, bir köpek kadar,
Benim de değerim var.
Yıllardır dinmedi gözyaşım,
Ben hep ağlıyorum!
Göz yaşlarım bile kurudu,
Tıpkı çöller gibi!
Sen benim gözlerimden yaşların,
Aktığını mı sanıyorsun?
Senin gördüklerin gözyaşı değil,
Onlar, gözyaşı yerine akan,
Sizler gülüp oynayın,
Halay çekip türkü çağırın!
Balinalara yardıma koşun,
Petrole batan kuşları kurtarın!
Onlar için göz yaşı dökün!
Köpekleri kurtarın siz! ...
Belki de hiçbir zaman,
Artık olmayacak babam! ...
Keşke ben de sizler gibi,
Koşup "Baba! " diyebilseydim…
Kollarına atılıp, sarılsaydım boynuna,
Oyunlar oynasaydım onunla.
Bir kuş, bir köpek, bir balina kadar Bana yardıma koşmayanlar!
Ben inlerken zulüm altında,
Ben ezilirken tanklarla,
Kollarım kırılırken taşlarla,
Herkes bana seyirci kalıyorsa,
Utansın bütün insanlık!
Utansın bütün dünya!İsrailli askerler tarafından,
Kolları taşlarla kırılan,
Bacakları tekmeyle, dipcikle ezilen,
Feryadıma hayvanlar bile dayanamazken,
Herkes tarafından seyredilen,
Ben, Filistinli çocuk! ...
Damarlarımdan süzülüp gelen kan! ...
Ben kan akıtıyorum gözlerimden! ...
Ben kan ağlıyorum ciğerimden! ...
Yakında o da kuruyacak,
Tıpkı göz yaşlarımın kuruduğu gibi! Çünkü ben olmayacağım artık! ..
SESSİZ KALMAYIN SES VERİN!
İsrail 6 gündür Filistin'i bombalıyor.
Genç-yaşlı-çocuk-kadın-erkek-asker-sivil ayrımı yapmadan dünyanın gözü önünde masumları öldürüyor.
Televizyondan olanları seyredip, gözyaşı dökmekten ve bu Pazar günü Çağlayan'da düzenlenen mitinge katılarak Filistin'li kardeşlerimizin yalnız olmadığını göstermekten başka bir şey yapamıyoruz.
Rabbim İsrail'e insaf versin.
Mitingi bir siyasi parti düzenliyor diye gelmemezlik yapmayın.
O gün orada sağcı-solcu-laik-dindar ayrımı yapmadan tek yürek olmak için, Filistin için toplanıyoruz.
2 Ocak 2009 Cuma
FİLİSTİN MİTİNGİNE GİDELİM!
30 Aralık 2008 Salı
ÇAY DAVETİ-2
Çay davetleri kategorimize bu sefer masada hazırlanmış bir mönü ile değil, misafirler kalabalık olunca tabakta servis şeklinde bir mönü ekliyorum.
Kurban Bayramından 1 hafta sonra 15 kişilik bir misafir gurubum vardı.
Kalabalık olduğumuz için masa değil tabak hazırladım.
Bir değişiklik yaparak kurabiye yerine fırında kestane kebap yaptım.
Kestane günün konusu oldu diyebilirim.
Herkes çok memnun oldu.
Üstelik tam servise yakın fırından çıkardığım için sıcacıktı.
Aile arasında çok sevilen ve her Ramazan'da mutlaka iftara hazırladığım sebzeli börekte yine sevilerek yendi.
Birde kurban sonrası olduğu için etli börek yaptım, bu vesile ile kesilen kurbanımızdan misafirlerime ikram etmiş oldum.
Gurubumuzun en sevdiği çeşitlerden olan turşuda yine servis tabaklarının yanında yerini aldı.
Tabakta yer alanların isminin üzerine tıklayarak tariflerine ulaşabilirsiniz.
ÇAY DAVETİ MENÜSÜ;
Sebzeli Börek
Etli Börek
Yaprak Sarma
Kumpir
Cevizli Sarma Tatlısı
Kestane kebap ve Turşu.
"Afiyetle Kalın"
24 Aralık 2008 Çarşamba
PASTIRMALI ve SUCUKLU PİZZA
YE#40 PASTIRMA/SUCUK (Esra'nın anısına)
Bu ayın etkinlik konusu pastırma ve sucuk.
Ev sahibimiz sevgili Esra olacaktı ama ne yazık ki Esra'yı kaybettik.
Onun anısına sevgili Nihan ev sahipliğini üstlendi, konu olarakta Esra'nın en sevdiği yiyeceklerden olan pastırma ve sucuk olarak belirledi.
Nihan'a kolay gelsin dileklerimi iletiyorum.
Canım arkadaşım Esra'ya Allah'tan rahmet diliyorum, nur içinde yat.
"Afiyetle Kalın"
PASTIRMALI ve SUCUKLU PİZZA;
Malzemeler;
Pizza hamuru için;
2.5- 3 su bardağı un,
yarım çay bardağı sıvı yağ,
2 çorba kaşığı yoğurt,
yarım çay bardağı süt,
1 adet yumurta,
yarım paket yaş maya,
1 tatlı kaşığı toz şeker,
tuz.
Üzeri için;
10 dilim pastırma,
yarım kangal sucuk,
10 adet sosis,
2 adet domates,
1 su bardağı rendelenmiş kaşar peynir.
Yapılışı;
Pizza hamurunun malzemelerini yoğurun.
Pizzayı pişireceğiniz tepsiyi pizzanın kolay çıkması için tereyağ ile yağlayıp, hafif unlayın.
Pizza hamurunu merdane ile tepsinin büyüklüğünde açın.
Kenarlarını hafif bombeli yapın ve ortasını bıçakla bir kaç yerinden delin.

Domatesi rendeleyip hamurun üzerine yayın, üzerine 3 adet pastırma dizin.

Sosisleri ve sucukları halka halka doğrayın ve pastırmanın üzerine dizin.

Pastırmanın geri kalanını yuvarlayarak gül şeklinde sucuk ve sosislerin ortasına yerleştirin.
Önceden ısıtılmış fırında pişirin.

Fırını kapatmadan 5 dakika önce rendelenmiş kaşar rendesi ile üzerini kaplayın.
Sıcak sıcak servis yapın.
"Afiyet Olsun"
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)