13 Mart 2009 Cuma

FIRINDA KÖFTELİ BRÜKSEL LAHANASI

Bu tarif 5-6 yıl önce Lezzet dergisinin bir sayısında çıkmıştı.
Orjinal tarifte mısır nişastası ile sos hazırlanıyor ve fırınlanıyordu, ben beşamel sos ve kaşar ile fırınlıyorum.
Bu tarifi görene kadar Brüksel lahanasının ya etli yemeğini yapıyordum, yada haşlayıp, üzerine yoğurt dökerek servis yapıyordum.
Brüksel lahanası ile yapılan fazla bir tarif olmadığı için bu tarif hemen dikkatimi çekmişti.
Bizim için Brüksel lahanası ile yaptığım vazgeçilmez bir tarif oldu.
İçinde köfte olduğu için çocuklarda severek yiyebilir.
Brüksel lahanasını 2 paket almanızı öneririm, çünkü paketlerin alt sırasındakiler ya çok ufak oluyor, ya da şekilsiz çıkabiliyor.
2 paketi de haşlayın güzel ve büyük olanları yemeğinizde kullanın, artan lahanaları üzerine tuz, zeytinyağı ve birazda yoğurtla tatlandırarak salata olarak tüketebilirsiniz.
"Afiyetle Kalın"

 
FIRINDA KÖFTELİ BRÜKSEL LAHANASI;
Malzemeler;
2 paket Brüksel lahanası,
Köftesi için;
300 gram köftelik kıyma,
1 paket köfte harcı,
1 adet yumurta,
Yarım demet dereotu veya maydanoz.
Köfteleri kızartmak için; 1 su bardağı ayçiçek yağı.
Beşamel sos için;
2 yemek kaşığı tereyağ veya margarin.
1 su bardağı un,
3 su bardağı süt,
Tuz.
Üzerine;
2 su bardağı rendelenmiş kaşar peynir.


Yapılışı;
Brüksel lahanalarının dış yapraklarından bir kaç tanesini çıkarıp, uzun olan kök kısmını kesin.
Kök kısmını çok kesmemeye dikkat edin yoksa lahana yaprakları birbirinden ayrılarak özelliğini kaybeder.
Yıkayıp, 5-6 dakika haşlayın.
Hemen soğuk sudan geçirerek, fırın tepsisine boşaltın.
Ben fırın tepsisi olarak, büyük boy yuvarlak Borcam kullandım.
Köfte malzemelerini yoğurun ve Brüksel lahanalarının boyutunda yuvarlak köfteler hazırlayın.
Köfteleri kızartarak brüksel lahanaları ile birlikte tepsiye dizin.
Beşamel sosu pişirmek için;
Tereyağını eritip, unu ekleyin ve biraz kavurun.
Kavrulan unun içine ılık haldeki sütü ekleyin.
Mümkünse, pürüzsüz olması için el blenderi ile iyice çırpın.
Tuzunu ekleyip, muhallebi kıvamına gelinceye kadar sürekli karıştırarak pişirin.


Pişen beşamel sosu tepsideki köfte ve Brüksel lahanalarının üzerine yayın.


Önceden ısıtılmış,orta ısıdaki fırında beşamel sos biraz kızarıncaya kadar pişirin.
Fırından çıkarmadan 10 dakika önce rendelenmiş kaşar rendesini de ekleyerek,
kaşarlar nar gibi kızarıncaya kadar pişirin.
Sıcak sıcak servis yapın.
"Afiyet Olsun"

11 Mart 2009 Çarşamba

DENİZ BÖRÜLCESİ


Pazar günü Beylikdüzü'ndeki Real markete gittim.
Bir yemek blogcusu için tam bir cennet diyebilirim.
Sebze ve meyva reyonunda aklınıza gelebilecek pek çok çeşidi bulmak mümkün.
Birde tabak-züccaciye reyonu varki kızımın beni o reyondan ayırması oldukça zor oldu : )
Sebze reyonunda çok çeşit var, her yerde karşınıza çıkmayacak çeşitlerden bahsediyorum.
Yemek dergilerinde gördüğüm kendisiyle bizzat karşılaşmadığım deniz börülcesini de sebze reyonunda buldum.
Yanında 1 pakette taze soya filizi aldım.
Niyetim ikisinide ayrı ayrı pişirmekti ama sonradan ikisinide 1 tarifte kullanmaya karar verdim.
Eve gelince ilk yaptığım işlerden biri internetten deniz börülcesi ile ilgili bilgiler aramak oldu.
Doğrusu kılçıklı bir bitki olduğunu, haşlayınca kılçıklarından sıyırmamız gerektiğini bilmiyordum.
Birde deniz kenarında yetiştiği için tuzlu olduğunu ve pişiriyorken asla tuz atmamamız gerektiğini bilmiyordum.
Tarifler genellikle aynıydı, haşlayıp-kılçıklarını çıkardıktan sonra ya zeytinyağı-limon-sarımsakla servis yapılıyordu, yada yoğurtlu olarak servis yapılıyordu.
Ben biraz renkli olsun diye közlenmiş kırmızı biber ve taze soya filizi ile servis yaptım.
Çok lezzetli ve güzel olmuştu, tavsiye ederim.
"Afiyetle Kalın"


DENİZ BÖRÜLCESİ HAKKINDA BİLGİLER;
Deniz börülcesi (Salicornia europaea),
Ispanakgiller (Amaranthaceae) familyasından bir bitki türü.
Deniz börülcesi, deniz kıyısına yakın yerlerde yetişen bir bitkidir.
Deniz kıyılarında suyun gel-git yaptığı yerlerde sular çekildikten sonra yetişen bu bitki, tuzlu, ekşi ama lezzetlidir.
Daha çok ilkbaharda tüketilir; çünkü sonbahara doğru deniz tuzunu iyice içine çeker.
Haşlanarak salatası yapılır.
İyotlu topraklarda yetiştiğinden iyot eksikliğine bağlı guatr hastalığına iyi gelir.
İdrar artırıcı ve kuvvet vericidir.
Çiğ tüketildiğinde mutlaka sirke kullanmak gerekir.
Sarımsak, limon ve zeytinyağı karıştırılarak yapılan sos ile de tüketilir
Sirkeyle tatlandırılıp tek başına veya salata içinde de hazırlanabilir.
Mayıstan itibaren toplanır, başakları kullanılır.
Hem deniz suyunda hem de tuzlu topraklarda yaşayabildiğinden deniz suyunda bulunan pek çok minerali içinde biriktirir.
Bu yüzden sodyum, potasyum, magnezyum, iyot, kükürt, kalsiyum, fosfor, demir, çinko, manganez ve bakır bulundurur.
Bu bilgiler Vikipedia' dan alınmıştır.



DENİZ BÖRÜLCESİ;
Malzemeler;
1 bağ deniz börülcesi,
1 kase taze veya konserve soya filizi,
1 kavanoz közlenmiş kırmızı biber,
1 adet kuru soğan,
Yarım limon,
1 diş sarımsak,
1 çay bardağı sızma zeytinyağ.
Yapılışı;
Deniz börülcesinin saplarını kesip,yıkayın.
Kaynayan suyun içine atıp, haşlayın.
DİKKAT; Deniz börülcesi tuzlu olduğu için hiç tuz ilave etmeyin.
Haşlanan börülceleri, soğuk sudan geçirip, kılçıklarını çıkarın.
Kılçıklarını çıkarmak için;
Börülceyi sap kısmından tutup, dallarından tutun ve kendinize doğru çekerek kılçıklarından sıyırın.
Ayıkladığınız börülceye biraz sızma zeytinyağı ve ezilmiş sarımsak ilave ederek karıştırın.
Soya filizini taze aldıysanız, 1 adet küçük doğranmış kuru soğan ile birlikte zeytinyağında soteleyin, soya filizine biraz tuz ekleyebilirsiniz.
Servis tabağına önce közlenmiş kırmızı biberleri dizin.
Üzerine deniz börülcesini, en üstte de sote yapılmış soya filizini ekleyin.
"Afiyet Olsun"

10 Mart 2009 Salı

KIŞ SALATASI

Kış bitmek üzere ama biz henüz kar göremedik.
Oysa geçen yıl İstanbul'da Şubat ayında 3-4 günde olsa ne güzel kar yağmıştı.
Bu yıl o resimlere bakıp, anılarımızı tazeliyoruz, karla bizzat karşılaşamadık.
Bakınız; Muhterem'le Geziye-İstanbul'a kar yağdı.
Bu yıl kardan daha çok yağmur yağdı.
İnşaalllah yazın bu yağışların faydasını göreceğiz.
En azından İstanbul'un su sıkıntısı olmayacak.
Hatırlıyorum da 1988-1990 yıllarıydı, İstanbul'da çok büyük su sıkıntısı vardı.
Haftada 3 gün su veriliyordu, o su da geceleri veriliyordu.
Öyle kenar mahalle yada semtlerden bahsetmiyorum, İstanbul'un göbeği Şişli'de oturuyorduk.
Gün aşırı geceleri su bidonlarını doldurur, harıl harıl çamaşır yıkardık.
O zaman çamaşır makinalarının çoğu merdaneliydi, makinanın suyunu kendimiz doldurup, kendimiz boşaltıyorduk 😒
Hemen hemen her evin ve apartmanın su deposu olurdu ama yine su yetmezdi.
Eskiden mahalle çeşmeleri olurdu, eve yakın olmasa bile mecburen su bidonları ile çeşmelerden su taşırdık.
Hey gidi günler, önce suyumuz olduğu için, sonrada çamaşır makinaları otomatik olduğu için
şükrediyorum 😍
"Afiyetle Kalın"