8 Kasım 2023 Çarşamba

MANTAR DİBLESİ

Muhterem'le Afiyetle

Bir sebzenin pirinçle pişmiş haline "dible" deniyor.
Tabii dible de pirinç miktarı 2 kaşık değil, 1 bardak olabiliyor.  
Şahsen ben dible tariflerini çok seviyorum, çok lezzetli oluyor.
Hem sebze yemiş oluyorsunuz, hemde içindeki pirinç sayesinde daha doyurucu bir yemek elde etmiş oluyorsunuz.
En çok Karadeniz'de yapılır, en bilinen çeşitleri ise fasulye diblesi ve karalahana diblesidir.

4 Kasım 2023 Cumartesi

KAHVALTI MASASI 78-KÖYDE AİLE KAHVALTISI (17)

Muhterem'le Afiyetle
Küçük bir aradan sonra tekrar merhaba😊 
Son zamanlarda gündemin hareketliliği sebebiyle yemekle ilgili yayın yapmadım.
Gündemin yoğunluğu, günlerin bir çırpıda geçişi derken buraya vakit ayıramadım.
Mevsimin getirdiği sebze ve meyve tarifleri, köydeki evimizde ve İstanbul'da hazırladığım kahvaltı ve yemek masalarının yayınlarını fırsatım oldukça yayınlayacağım İnşaAllah.
Bugünkü konumuz; 
Köyde Kurban Bayramında hazırladığım kahvaltı masası.
Bu yılda Kurban Bayramını köydeki evimizde geçirme imkanımız oldu.
Bayrama 5 gün kala Kastamonu'ya ve köydeki evimize gittik.
Evin temizliği, yerleşme telaşları derken ilk günlerimiz hep bir koşturma içinde geçti.
Bayramdan 1 ay sonra oğlumuzun düğünü vardı, bu sebeple bayram sonrasında da hep bir koşturma içine girdik.
Bizim için asıl tatil düğünden sonra başladı 😃

29 Ekim 2023 Pazar

CUMHURİYETİMİZİN 100. YILI KUTLU OLSUN!

Türk Bayrağı

Bugün Türkiye Cumhuriyetinin 100. yıldönümü.
Hepimize kutlu olsun🎉🎉🎉🎈🎈🎈

İSTİKLÂL MARŞI
Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak;
Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak.
O benim milletimin yıldızıdır, parlayacak;
O benimdir, o benim milletimindir ancak.
 
Çatma, kurban olayım çehreni ey nazlı hilâl!
Kahraman ırkıma bir gül… ne bu şiddet bu celâl?
Sana olmaz dökülen kanlarımız sonra helâl,
Hakkıdır, Hakk’a tapan, milletimin istiklâl.
 
Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım.
Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım!
Kükremiş sel gibiyim; bendimi çiğner, aşarım;
Yırtarım dağları, enginlere sığmam, taşarım.
 
Garb’ın âfâkını sarmışsa çelik zırhlı duvar;
Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var.
Ulusun, korkma! Nasıl böyle bir îmânı boğar,
"Medeniyet!" dediğin tek dişi kalmış canavar?
 
Arkadaş! Yurduma alçakları uğratma sakın;
Siper et gövdeni, dursun bu hayâsızca akın.
Doğacaktır sana va’dettiği günler Hakk’ın…
Kim bilir, belki yarın… belki yarından da yakın.
 
Bastığın yerleri "toprak!" diyerek geçme, tanı!
Düşün altındaki binlerce kefensiz yatanı.
Sen şehîd oğlusun, incitme, yazıktır atanı;
Verme, dünyâları alsan da, bu cennet vatanı.
 
Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki fedâ?
Şühedâ fışkıracak, toprağı sıksan şühedâ!
Cânı, cânânı, bütün varımı alsın da Hudâ,
Etmesin tek vatanımdan beni dünyâda cüdâ.
 
Ruhumun senden, İlâhî, şudur ancak emeli:
Değmesin ma’bedimin göğsüne nâ-mahrem eli!
Bu ezanlar-ki şehâdetleri dînin temeli
Ebedî yurdumun üstünde benim inlemeli
 
O zaman vecd ile bin secde eder varsa  taşım;
Her cerîhamdan, İlâhî, boşanıp kanlı yaşım,
Fışkırır rûh-i mücerred gibi yerden na’şım;
O zaman yükselerek Arş’a değer, belki başım.
 
Dalgalan sen de şafaklar gibi ey şanlı hilâl;
Olsun artık dökülen kanlarımın hepsi helâl.
Ebediyen sana yok, ırkıma yok izmihlâl:
Hakkıdır, hür yaşamış bayrağımın hürriyet;
Hakkıdır, Hakk’a tapan milletimin istiklâl!
 
Mehmet Akif Ersoy